Okuma Süresi: 5 dk
Öncelikle başlıkta geçen gıda güvencesi kavramının ne olduğunu net olarak ortaya koymak gerekli. Dünya Gıda ve Tarım Örgütü’ne göre gıda güvencesi ““Bütün insanların her zaman aktif ve sağlıklı yaşamı için gerekli olan besin ihtiyaçlarını ve gıda önceliklerini karşılayabilmek amacıyla yeterli, sağlıklı, güvenilir ve besleyici gıdaya fiziksel ve ekonomik bakımdan sürekli erişebilmeleri” olarak tanımlanır. Uzun ve karışık bir tanım gibi ama biz bunu her bireyin sağlıklı beslenme ihtiyacının sürekli olarak karşılanabilmesi olarak özetleyebiliriz. Yani Gıda güvencesinde mesele sadece yeterli gıdayı üretmek değildir, bunu insanlara ulaştırabilmek ve sağlıkla tüketebilmelerini sağlamak da gereklidir.
Tüm dünyada gıda konusundaki temel sorunlara baktığımızda bir tarafta 7,9 milyar olan dünya nüfusunda 2 milyar civarında insanın yetersiz beslendiği gerçeği var. Birleşmiş Milletler Nüfus Projeksiyonlarına göre Dünya nüfusunun 2050 yılı dolaylarında 10 milyarı geçeceği öngörülüyor. Bunun yanısıra tarımsal üretimi önemli ölçüde tehdit eden küresel iklim değişikliği, yanlış tarım uygulamaları (kontrolsüz zirai ilaçların kullanımı vb.) gibi sorunlarımız zaten vardı. Tüm bu mevcut sorunlarımızın üzerine tüm dünyaya yayılan COVID-19, gıda üretimi ve dağıtımında ciddi sorunları beraberinde getirdi. Ayrıca coğrafyamıza yakın olarak gerçekleşen Ukrayna-Rusya savaşının etkileri de eklenince gıda konusundaki tablo gittikçe karamsarlaşıyor.
Konu açılmışken açlık sorunundan da bahsetmek lazım. Aslında günümüzde yaşanan açlık sorunu üretim kaynaklı olmaktan ziyade bir lojistik sorunu olarak karşımıza çıkıyor. Yani dünyayı yeterli ve dengeli besleyebilecek kadar gıda üretebiliyoruz ancak bunu hakkaniyetle paylaştıramıyoruz. Bunun sonucunda dünyanın bir köşesinde yetersiz ve dengesiz beslenen çocuklar diğer ucunda ise obez veya aşırı obez çocuklar/insanlarla karşılaşıyoruz. Gıda ve Tarım Örgütü 2030 yılı için tüm dünyada açlığı sonlandırmayı planlamış olsa da tablo maalesef tam tersi yönde. Raporlar 2021 yılında 768 milyon insanının açlık çektiğini ve bunun 2020 yılına göre artış gösterdiğini söylüyor. Yani azaltmak yerine artan bir profil sergiliyor ve dünya açlıkla mücadele etmeye devam ediyor.
Bu kadar sorundan bahsettikten sonra şunu sorabilirsiniz çözüm ne? Geniş pencereden bakıldığında sorunun çözümü mümkün. Bunun için, sürdürülebilir iyi tarım uygulamaları yapmak, yerel üreticileri desteklemek, yerel ürünlerin pazarlanmasını kolaylaştırmak, lojistik maliyetlerini de düşürecek uygulamaları yaygınlaştırmak, gıda israfını azaltmak, yeterli ve dengeli beslenme konusunda toplumda bilinç oluşturmak gibi farklı stratejilerin uygulanması gerekli. Ancak bu stratejileri uygulamak ve yaygınlaştırmak pratikte pek de kolay değil, ciddi planlama, eğitim ve istikrar gerektiren bir süreçten bahsediyoruz. Ayrıca uluslararası ölçekte gıda piyasasında güçlü firmaların aktör olup piyasaları yönetme gücünün varlığını da biliyoruz. Bu sorunun büyük ölçekteki çözümü saydığım pek çok faktöre bağlı ve birey olarak bizim kontrolümüzde değil. Yine de bir birey olarak bizler de çözüme katkı sunabiliriz. Büyük çerçevede sunduğum önerileri hayatımızda uygulayabilir, çözümün bireysel olarak bize düşen kısmında yer alabiliriz. Bunun için yapmamız gerekenler aslında son derece basit. Gıda israfına son vereceğiz, satın alırken ihtiyacımız kadar tüketebileceğimiz kadar satın alacağız, yerel üreticilerden satın almayı ve yerli ürünleri tercih edeceğiz.
Açlığın tarihin tozlu sayfalarında kaldığı bir gelecek umuduyla…
Kaynak ve İleri Okuma İçin: FAO, IFAD, UNICEF, WFP and WHO. 2022. The State of Food Security and Nutrition in the World 2022. Repurposing food and agricultural policies to make healthy diets more affordable. Rome, FAO. https://doi.org/10.4060/cc0639en
Yorum Yazın
Facebook Yorum